Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Sinónimo
Sobre nosotros
Herramientas
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Sobre nosotros
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Alemán - Inglés
Historia
gelen şey
Significados de
"gelen şey"
en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
gelen şey
arrival
n.
Significados de
"gelen şey"
con otros términos en diccionario inglés turco: 100 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
tanrıdan gelen şey
visitation
n.
2
General
bir neslin kendisinden sonra gelen nesle bıraktığı şey
heritage
n.
3
General
beraberinde gelen şey
concomitant
n.
4
General
(çek defteri gibi) kopya olarak başka bir şeye karşılık gelen herhangi bir şey
tally
n.
5
General
başa gelen şey
adventure
n.
6
General
gecikmeli gelen şey
lag
n.
7
General
bir yere yeni gelen veya varan şey
newcome
n.
8
General
bir sonra gelen şey
next
n.
9
General
beraberinde gelen şey
attendant
n.
10
General
çok ve sık gelen şey
avalanche
n.
11
General
göze hoş gelen kişi veya şey
eye candy
n.
12
General
en önde gelen şey
kahuna
n.
13
General
en önde gelen şey
king
n.
14
General
başa gelen şey
fall [scotland]
n.
15
General
rüzgar gibi gelen şey
breeze
n.
16
General
yeniden meydana gelen şey
reoccurrence
n.
17
General
elden gelen her şey
business
n.
18
General
itici gelen şey
obscenity
n.
19
General
meydana gelen şey
occurrence
n.
20
General
çok tanıdık gelen şey
déjà vu
n.
21
General
belirli bir soydan gelen şey
descension
n.
22
General
cazip gelen ve ilgi çeken şey
desirable
n.
23
General
ağır gelen şey
overbalance
n.
24
General
fazlalık gelen şey
overbalance
n.
25
General
üstün gelen şey
overshadower
n.
26
General
hoş gelen şey
oyster
n.
27
General
dışarıdan gelen şey
ingate
n.
28
General
farklı durumlar arasında gidip gelen şey
cycler
n.
29
General
yabancı gelen şey
fantasia
n.
30
General
tuhaf gelen şey
fantasia
n.
31
General
şans eseri gelen şey
income
n.
32
General
... libre gelen şey
pounder
n.
33
General
peşi sıra gelen şey
corollary
n.
34
General
sel gibi gelen şey
flooder
n.
35
General
yabancı ülkeden gelen şey (gemi, ürün)
foreigner
n.
36
General
öne gelen şey
prefix
n.
37
General
erken gelen şey
premature
n.
38
General
ayda iki kez meydana gelen şey
semimonthly
n.
39
General
altı unsurdan meydana gelen şey
senary [obsolete]
n.
40
General
akın akın gelen şey
shower
n.
41
General
gaipten gelen şey
supernatural
n.
42
General
(bir şey için) ön şart anlamına gelen ön ek
pre-
pref.
43
General
bir şey olan kimse anlamına gelen son ek
-er
suf.
44
General
giyilen şey anlamına gelen son ek
-et
suf.
45
General
kıran şey anlamına gelen son ek
-clast
suf.
46
General
(belirli bir şeye) ait olan şey anlamına gelen son ek
-ia
suf.
47
General
(belirli bir şeyden) türeyen şey anlamına gelen son ek
-ia
suf.
48
General
(belirli bir şey ile) ilişkili şey anlamına gelen son ek
-ia
suf.
49
General
...'ya ait şey anlamına gelen son ek
-ier
suf.
50
General
... ile ilişkili şey anlamına gelen son ek
-ier
suf.
51
General
...'dan gelen şey anlamına gelen son ek
-ier
suf.
52
General
bir şey ile bağlantılı faaliyet anlamına gelen son ek
-ing
suf.
53
General
bir şey ile bağlantılı süreç anlamına gelen son ek
-ing
suf.
54
General
belirli bir konsept ile ilgili şey anlamına gelen son ek
-ing
suf.
55
General
belirli bir kavram ile ilgili şey anlamına gelen son ek
-ing
suf.
Colloquial
56
Colloquial
ilaç gibi gelen şey
a shot in the arm
n.
57
Colloquial
takıntı haline gelen şey
white whale
n.
58
Colloquial
çekici/cazip gelen ama elle tutulur bir değeri olmayan şey
junk food
n.
59
Colloquial
çekici/cazip gelen ama bir faydası olmayan şey
junk food
n.
60
Colloquial
inceden gelen (bir şey) kokusu
a whiff of (something)
n.
61
Colloquial
hafifçe gelen kötü (bir şey) kokusu
a whiff of (something)
n.
62
Colloquial
alttan alta gelen (bir şey) kokusu
a whiff of (something)
n.
63
Colloquial
göze hoş gelen şey
chocolate-box
n.
64
Colloquial
bir şey için elinden gelen her şeyi yapmak
go all out for something
v.
Idioms
65
Idioms
beklenmedik bir şekilde gelen şey
chance comer
n.
66
Idioms
(birine) en iyi gelen şey/faaliyet
drug of choice
n.
67
Idioms
doğuştan gelen şey
accident of birth
n.
68
Idioms
elinden gelen her şey
everything humanly possible
n.
69
Idioms
ilaç gibi gelen (şey)
money from home
n.
70
Idioms
her şey olup bittikten sonra yardıma gelen şey
an ambulance at the bottom of a cliff
n.
71
Idioms
kulağa hoş gelen şey
music to ears
n.
72
Idioms
en mutlu eden/iyi gelen şey
the best medicine
n.
73
Idioms
önde gelen şey/kimse
flagship
n.
74
Idioms
yapması kolay gelen bir yetenek/şey olmak
come easily to (one)
v.
75
Idioms
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak
go to any lengths to (do something)
v.
76
Idioms
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak
go to any length to (do something)
v.
77
Idioms
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak
go to any greats to (do something)
v.
78
Idioms
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak
go to any great to (do something)
v.
79
Idioms
(birinin) kulağına hoş gelen şey
music to (one's) ears
v.
80
Idioms
bu elimden gelen bir şey değil
it is out of my hands
expr.
81
Idioms
(iki şey) arasında gidip gelen
on the borderline
expr.
82
Idioms
arzusu/isteği/içinden gelen şey tükenmiş
out of (one's) system
expr.
83
Idioms
elinden gelen bir şey değil
out of hands
expr.
84
Idioms
elinden gelen bir şey değil
out of your hands
expr.
85
Idioms
ardından gelen şey ...
the next thing...
expr.
86
Idioms
(bir şey) için yapabilecek/elden gelen bir şey yok
there's no help for (something)
expr.
87
Idioms
(bir şey) için yapabilecek/elden gelen bir şey yok
there's no helping (something)
expr.
Speaking
88
Speaking
başıma gelen en güzel şey
the best thing that ever happened to me
expr.
89
Speaking
çocukların bir şey isterken lütfen kelimesini söylemeyi unuttukları zaman onlara annesi/babası tarafından nezaket kurallarını hatırlatmak için söylenen burada ne söylüyorduk anlamına gelen ifade
what's the magic word?
expr.
90
Speaking
hayat başınıza gelen şey değildir
life is not what happens to you
expr.
91
Speaking
ilk akla gelen şey
the first things that spring to mind
expr.
92
Speaking
ilk akla gelen şey
the first thing coming to mind
expr.
93
Speaking
ilk akla gelen şey
the first thing that comes to mind
expr.
Technical
94
Technical
karşılık gelen şey
correspondence
n.
Religious
95
Religious
tanrıdan gelen şey
ways of god
n.
Latin
96
Latin
kazayla gelen şey
escapium
n.
97
Latin
birçok şeyden meydana gelen tek şey
e pluribus unum
expr.
Slang
98
Slang
ilk sırada gelen şey
numero uno
n.
99
Slang
şey/yani anlamına gelen bir sözcük
jont
n.
100
Slang
ilk sıradakinin ardından gelen şey
second banana
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of gelen şey
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy